Dünyanın en önemli motorsporları organizasyonlarından biri olarak kabul edilen Dakar Rallisi’nde RS Q e-tron’la mücadele etmeye hazırlanan Audi Sport, hazırlıklarına aralıksız devam ediyor. 2-14 Ocak 2022 tarihleri arasında dünyanın en zorlu rallisinde Audi için yarışacak üç RS Q e-tron aracın birinin pilot koltuğunda oturacak olan ve ‘Mister Dakar’ olarak tanınan Stephane Peterhansel, yarışa ilişkin görüşlerini paylaştı.
Dünyanın en zorlu rallisi olarak kabul edilen Dakar Rallisi’ne sayılı gün kala, tamamen elektrikli bir araçla mücadele edecek ilk marka olmaya hazırlanan ve bu iddialı proje kapsamında, Mattias Ekström/Emil Bergkvist (İsveç), Stéphane Peterhansel/Edouard Boulanger (Fransa) ve Carlos Sainz/Lucas Cruz (İspanya)’dan oluşan üç ünlü sürüş takımıyla birlikte çalışan Audi Sport, hazırlıklarını ara vermeden sürdürüyor.
Mücadelede yarışacak üç RS Q e-tron araçtan birinin pilot koltuğunda oturacak, tüm zamanların en başarılı Dakar sürücüsü olan ve Mister Dakar olarak tanınan Stephane Peterhansel de hazırlık süreçleri ve yarışla ilgili düşüncelerini aktardı.
İlk çıkışını 1988’de Dakar Rallisi’nde yapan Stéphane Peterhansel, kazandığı 14 zaferle ünlü rallinin tek rekortmeni. Fransız pilot, efsanevi off-road etkinliğinde 34. yarışına ve Audi markasıyla ilk yarışına başlamadan önce şunları söyledi:
Ekibin bir parçası olmaktan mutluyum
“Ben bu off-road dayanıklılık rallisinin büyük bir hayranıyım ama aynı zamanda diğer birçok motor sporu disiplinini de takip ediyorum. B Grubu günlerimde, ralli yarışlarında Audi’ye hayrandım. Şimdi bu ekibin bir parçası olmaktan gerçekten gurur duyuyorum. Audi’yi her zaman farklı kılan bir şey vardır: ralli veya hangi yarış olursa olsun, katıldıkları her mücadelede zafer için yarışmışlardır. Bugün de durum bundan farklı değil”.
Hayal edemeyeceğim bir sürüş keyfi
“Kariyerimde 14 yılı geride bıraktım. Bu süreçte çok sayıda gelişmeye tanık oldum. Bir gün bana birisi Dakar’da enerji konvertörlü bir elektrikli otomobille yarışacağımı söylese buna pek inanmazdım. Ancak şimdiye kadar yaptığımız testlerden sonra söyleyebileceğim, bu aracın hayal edemeyeceğim bir sürüş keyfi sunduğu. Bu fikir, elektrikli güç aktarma organlarının günlük sürüşte de giderek daha popüler hale gelmesinin yolunu açıyor. RS Q e-tron, çok büyük miktarda güç ve tork sunuyor. İçten yanmalı motora sahip klasik bir araçta böyle bir performans görmek mümkün değil. Şanzıman olmadığı ve vites değiştirmem gerekmediği için tamamen arazi sürüşüne odaklanabiliyorum”.
Geliştirme ekibine güvenlikle ilgili tavsiyemiz oldu
Bir sürücü olarak, kullandığınız araçta kendinizi rahat ve güvende hissetmelisiniz. Audi, gerek Le Mans’da, gerekse Formula E’de elektrikli güç aktarma organlarına son derece aşina. Sürücüler olarak bizler, Dakar Rallisi’nin şasi, süspansiyonlar ve diğer bileşenler üzerinde ne talep ettiğini tam olarak biliyoruz. Geliştirme sürecine katkı sağlayan birçok ayrıntılı fikir elbette var. Ancak bizim genel olarak tavsiyemiz, güvenilirliğin saniyenin onda birinden daha önemli olduğu yönündeydi”.
Herkes ne yapılması gerektiğin çok iyi biliyor
“Projedeki neredeyse her şey yeni: Yenilikçi güç aktarma organları, buna göre tasarlanmış şasi gibi birçok konu. Buna karşılık, aracı kullanacak ekipler olarak bizlerden, Q Motorsport saha ekibine kadar herkesin ne yapılması gerektiğini bilmesi son derece güzel. Konu rekabetçi yarış otomobilleri geliştirmek olduğunda hiç kimse Audi’ye bir iki şey gösteremez. Biz sürücüler, onlarca yıllık motor sporları deneyimine katkıda bulunuyoruz. Sven Quandt’ın ekibi yaklaşık çeyrek asırdır off-road rallilerde son derece başarılı. Onunla Dakar Rallisi’ni üç kez kazandım. Carlos Sainz ile son yıllarda karşılıklı güvene dayalı güzel bir ilişkimiz var. Birçok görüşü paylaşıyoruz ve bu nedenle birlikte iyi çalışıyoruz. Mattias Ekström bu disipline yeni olmasına rağmen olağanüstü bir kariyere sahip ve Dünya Rallikros Şampiyonluğu var. Bunlara ek olarak, Audi Sport ile uzun yıllardır çalıştığından içini dışını biliyor. Bu herkesin yararlandığı iyi bir karışım”.